yazikusagi.com

Lozan Antlaşması ve Dış Borçlar

Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçları bu devletin siyasi ve ekonomik gelişmesine darbe vurduğu gibi kuruluş yıllarında Türkiye Cumhuriyeti’ni de büyük sıkıntıya sokmuştur.

• Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan borçların tamamının Türkiye Cumhuriyeti'ne devri söz konusu olamazdı. Çünkü dağılan imparatorluktan bağımsız ya da manda altında 16 yeni devlet ya da bölge çıkmıştı.

• Lozan’da daha önce Düyun-u Umumiye idaresi tarafından bölgelere göre tahsis edilmiş olan gelirlere göre, ödenecek olan borçlar tüm bölge ya da ülkelere aynı şekilde paylaştırılmıştır.

Borçların Sıfırlanması

1928 anlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı borçlarından 1912 yılından önceki kısmının % 62’sini, bu tarihten sonraki kısmının da % 76’sını ödemeyi kabul etti.

• Lozan Antlaşması ile Osmanlı borçları, Türkiye’ye ve Osmanlı’dan ayrılan ülkelere paylaştırılmıştı.

• Türkiye, Osmanlı’nın 161 milyon liralık borcunun 107 milyon lirasını üstlenmiştir.

• Anlaşma gereği borç 99 yılda geri ödenecektir.

• 1929 ekonomik krizinde Türkiye borçları ödemekte zorluk çekmiştir. Bunun üzerine hükümet, Türkiye'de yabancı para, hisse senedi, tahvil alım satımını yasaklamıştır.

• Borcun 1933 yılı bakiyesi 79.820.563.TL olup o zamanki pariteye göre yaklaşık 65 milyon dolardır. Bu borcun 25 Nisan 1944 tarihli bir anlaşma ile on yıllık bir süreçte tasfiyesi kararlaştırılmıştır.

• Bütün borçların ödenmesi ise, vadesinden önce 1954 yılında bitirilmiştir.

Böylece 1854’te başlayan Osmanlı’nın borçlanma işlemi 100 yıllık bir macera ile 1954’te son taksidi ödenerek tamamlanmıştı. Mustafa Kemal, şarta bağlanmış borçların ne anlama geldiğini ve bunun ulusal bağımsızlık açısından devlete nasıl zarar verebileceğini çok iyi anlamış bir kişiydi. 1921 yılından itibaren T.B.M.M.'yi açış konuşmalarının istisnasız hemen tümünde denk bütçe, bağımsız maliye, vergi uygulamaları ve Türk parasının değerinin korunması yönünde görüş bildirmiştir.

Bugün ise maalesef Osmanlı dönemi mantığı ile iş yapan kafalar nedeniyle devlet borç batağı içerisindedir.

Türkiye'nin Toplam Borçları...

1950'de 0,373 milyar dolar iken,

1960'da 0,992 milyar dolara,

1970'de 1,929 milyar dolara,

1980'de 20,5 milyar dolara,

1990'da 68,5 milyar dolara,

2000'de 111 milyar dolara ve 2004 yılı başı itibariyle 290 milyar dolara ulaşmıştır.

Düyun-u Umumiye'nin Sonu

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Ankara’da kurulan Meclis Hükümeti başlangıçtan beri Düyun-u Umumiye İdaresi'ni tanımamıştır.

• Düyun-u Umumiye İdaresi'nin yıllık raporları okunduğu zaman Kurtuluş Savaşını yürüten güçlerin bu devlet içindeki devleti nasıl tasfiye ettikleri açık bir şekilde anlaşılabilir.

• Düyun-u Umumiye’nin bir raporunda aynen şu ifade sıkça ve maddeler halinde yer alır:

…vilayetinde gelirleri toplamak mümkün olmamıştır.

• Bu ibarelerden Kurtuluş ordularının bu illeri ele geçirdiği anlaşılmaktadır.

• Nihayet İstanbul’un ele geçirilmesiyle Düyun-u Umumiye İdaresi artık hiçbir gelir toplayamaz hale geldi.

Genç Cumhuriyet bu idareyi tanımayı tek taraflı olarak reddetmiştir. Fakat borçların varlığını reddetmemiştir.


Sonraki bölüm: Kapitülasyonların Zararları


Yorumlar

Yapacağınız yorumlarda kendi fikirlerinizi belirtiniz. Sağdan soldan kopyala-yapıştır yapmayınız! Kimseye hakaret etmeyiniz! Gizlilik ve yorum kurallarımız için buraya tıklayınız.