Duygularımız duyularımıza ne kadar bağlıdır? Korkunç bir çığlık duyduğumuzda, ürkütücü bir gölge gördüğümüzde ya da kötü bir koku aldığımızda beynimiz ve bedenimiz aynı şekilde mi tepki verir? Peki ya neşeli bir müzik duymak ya da renkli bir manzara görmek aynı neşeyi veriyor mu?
Science Advances dergisinde yayımlanan yenilikçi bir çalışmada, araştırmacılar duygu ve algı arasındaki karmaşık ilişkiye dair yeni bilgiler ortaya koydu.
IMT School for Advanced Studies Lucca’dan İtalyan nörobilimcilerden oluşan bir ekip tarafından yönetilen ve Torino Üniversitesi ile işbirliği içinde yürütülen araştırma projesi, beynin duygusal deneyimler oluşturmak için duyulara özgü mü yoksa soyut kodlar mı kullandığını araştırıyor.
IMT School’da psikoloji alanında araştırmacı olan ve çalışmanın başyazarı Giada Lettieri, “Duygu ve algı derinlemesine iç içe geçmiştir, ancak beynin duygusal durumları temsil ettiği kesin mekanizmalar anlaşılamamıştır” diyor.
“Araştırmamız bu temel soruyu ele alarak, beynin farklı duyusal modaliteler arasında ve geçmiş duyusal deneyimlerin bir sonucu olarak duygusal bilgileri nasıl organize ettiği ve temsil ettiği konusunda kritik bilgiler sağlıyor.”
Araştırmacılar, çalışmayı yürütmek için 50 kişilik bir gönüllü grubuna “101 Dalmaçyalı” filmini izletti ve filmin konusunun ortaya çıkışıyla ilişkili beyin aktivitesini fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme ile takip etti.
Tarayıcıdaki film izleyicileri hem tipik gelişim gösteren bireyler hem de doğuştan kör ve doğuştan sağır gönüllülerdi ve onlara sırasıyla filmin sesli ve sessiz versiyonu sunuldu.
Araştırmacılar ayrıca 124 bağımsız katılımcıdan oluşan bir gruptan aynı filmi tarayıcı dışında izlerken duygularını ifade etmelerini ve derecelendirmelerini isteyerek, diğer duyguların yanı sıra eğlence, korku ve üzüntü deneyimi sırasında duyusal yoksunluk yaşayan ve yaşamayan kişilerin beyin tepkilerini tahmin etmeye çalıştı.
IMT School’da araştırmacı ve çalışmanın kıdemli yazarı ve danışmanı olan Luca Cecchetti, “Doğuştan duyusal yoksunluğa sahip bireyleri -körler ve sağırlar- deneye dahil etmek, duyusal deneyimin duyguların altında yatan nöral mekanizmalara katkısını incelemenin ve deşifre etmenin bir yoludur” diyor.
“Sonuçlarımız, duygu kategorilerinin duyusal deneyim ve modalitelerden bağımsız olarak beyinde temsil edildiğini göstermektedir. Özellikle, duygusal örnekleri toplu olarak kodlayan beynin duyusal, prefrontal ve temporal alanlarını kapsayan dağıtılmış bir ağ vardır. Ventromedial prefrontal korteks, önceki duyusal deneyime veya modaliteye bağlı olmayan soyut bir duygu temsilini depolamak için kilit bir yer olarak ortaya çıkmıştır.”
Beyinde soyut bir duygu kodlamasının varlığı, duygularımızın doğrudan çevremizdeki dünyada olup bitenlere bağlı olduğuna inanma eğiliminde olsak da, beynimizin görüp göremediğimizden ya da duyup duymadığımızdan bağımsız olarak duygusal anlam üretmeye hazır olduğunu göstermektedir.
Lettieri, “Duyusal yoksunluk çeken bireylerin sıklıkla göz ardı edildiği bir dünyada, zihinsel yetilerin ve bunlara karşılık gelen sinirsel temsillerin duyusal girdi olmaksızın nasıl evrimleşip gelişebildiğini anlamak, böylece duygu ve insan beyni anlayışını daha da ilerletmek çok önemlidir” diyor.
Kaynak: IMT School for Advanced Studies Lucca