yazikusagi.com

Menon Paradoksu ve İbni Rüşd

İbni Rüşd, 1126 yılında Endülüs'te, Kurtuba şehrinde doğmuş bir filozof. Kendisinin özellikle mantık alanında yaptığı çalışmalar oldukça önemli. Aristoteles'e yeni bir yorum getiren bu büyük filozof, aynı zamanda bugünkü Avrupa'nın fikri mimarları arasındadır.

Bu yazımızda, bu büyük alimin mantık alanında yaptığı çalışmalardan birine yer vereceğiz. Bir başka yazımızda ise, İbni Rüşd'ün matematiğe olan katkısını inceleyeceğiz.

Önce paradoks nedir, kısaca bundan bahsedelim. Paradoks; doğrudan matematiği ilgilendirmese de başta matematik, mantık, felsefe ve edebiyat olmak üzere, insan ürünü olan önemli alanlarda ortaya çıkabilen çelişkilerin genel adıdır. Bu bağlamda ünlü paradokslardan biri Menon Paradoksudur. Bu paradoksu kısaca özetlemek gerekirse...

Kendisinden erdemin tanımının yapılması istenen Menon, yaptığı bütün tanımlar Sokrates tarafından çürütülünce sofistik1 bir iddia ortaya atar: Hakkında hiçbir şey bilinmeyen bir şey, asla bilinemez ve dolayısıyla hakkında konuşulamaz. Çünkü hiçbir bakımdan bilinmeyen, yani bilginin nesnesi olmayan bir şeyin, bilinmeyen bir şey olduğunu ileri sürmek de o şeye ilişkin bir tür bilgi sahibi olmak anlamına gelmektedir. Bu, bir çelişkidir. Bilinmeyen bir olguyu elde edebiliyorsak, aradığımız olguyu kavradığımızı nasıl bilebiliriz? Bu durumda insan sadece bildiklerini bilebilir; doğal olarak da öğrenim ve öğretim söz konusu olamaz2.

Aristoteles, I. ve II. Analitikler'de isim vererek bu problemi kısaca tartışmaktadır; Metafizika’da ise isim vermeksizin Menon paradoksuna temas etmekte, söz konusu pasajın tefsirinde İbn Rüşd, Aristoteles’in kapalı metnini açarak Menon ismini zikretmektedir. İbn Rüşd’ün, paradoksa özel bir ilgi gösterdiğini ve Aristoteles’in izinden giderek çözüm üretme konusunda oldukça titiz davrandığını vurgulamalıyız. Esasen bu durumun da iki nedeni bulunmaktadır:

  • Menon paradoksu, özellikle bilgi edinme ve edinilen bilginin aktarımı yani öğretim konusunda, mutlaka yanıtlanması gereken önemli bir problem ortaya atmaktadır. Burada asıl sorun, bilginin, başlangıçta nasıl meydana geldiği yani orijinidir.
  • Söz konusu paradoksa cevap vermek için Platon, hatırlama (anamnêsis) teorisini ileri sürmektedir. Oysa ideaların bağımsız varlığını reddeden Aristotelyen felsefenin, bu çözümlemeyi kabul etmesi imkânsızdır. Dolayısıyla Aristoteles ve ‘büyük şârih’ İbn Rüşd için yeni bir problematik alan ortaya çıkmaktadır. Bu iki nedenle Menon paradoksu, sofistik bir itiraz olmaktan öteye gitmekte, bilginin nasıl elde edildiğine ilişkin bir anlam kazanmaktadır. Bunula birlikte, İbn Rüşd’ün, Menon açmazı hakkında fikir üretirken, Farabi’nin son derece ilginç ve yaratıcı açıklamalarından etkilendiği de görülüyor. Bu durum, anlaşılabilir bir şeydir.

Zira Farabi, kendisine kadar gelen felsefî geleneğin basit bir tekrarcısı olmadığını, Menon paradoksunu analiz ederken de kanıtlamış ve İbn Rüşd’ün de ayrıntılı biçimde tartıştığı, daha önce ortaya konmamış bir takım meseleleri göstererek yeni kavramlar üretmiştir. Ayrıca İbni Rüşd İbni Sina ve Aristoteles’in çözümlerini temel alarak özgün bir çözüm ortaya koymuştur. İbni Rüşd’e kulak verelim3.

[11] Duyu yoluyla bilmeden önce bütün tekillerin bilinir durumdaki tümellerle ilişkisi böyledir; yani onlar bir yönden bilinmezken diğer yönden bilinir şeylerdir. Kısaca öğrenim yoluyla elde edilen şey, tikel olmak bakımından bilinmezken hepsini kapsayan tümel bakımından bilinir. Eğer bilmediğimiz şey, bütün yönlerden bilinmeseydi onu öğrenmemize olanak kalmaz ve meşhur Menon paradoksu bizim için bağlayıcı olurdu.

[12 – Kaçak Köle] Nitekim [Menon] şöyle der: “İnsan ya bildiği şeyi ya da hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyi bilir. Eğer bildiği şeyi bilirse henüz bilmediği şeyi bilmiş sayılmaz. Eğer bilmediği şeyi öğrenirse bilmediği şeyin bildiği şey olduğunu nereden bilecektir. Örneğin, bilmediği kayıp bir köleyi araştıran birisi ona rastladığında daha önce tanımıyorsa onun, araştırdığı köle olduğunu bilemez. Dolayısıyla burada ne bir öğrenim ne de bir öğretimden söz edilebilir.” Biz araştırılan şeyin tümellik bakımından bilindiğini, fakat kendine özgü tikellik bakımından bilinmediğini ileri sürdüğümüzden dolayı, bu paradoks bizim için bağlayıcı değildir.

[13 – Tikel Üçgen] Söz konusu tikel şeyler hakkında kullanımı âdet olmuş bu sofistik paradoksu şöyle de çözebiliriz. Buna göre, Sofistler “Üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu biliyor musun?” sorusuna “Biliyorum” diye cevap veren kişiye bir levha üzerine çizilen üçgeni gösterirler ve şöyle derler: “Sana göstermeden önce bu üçgenin de iç açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu biliyor muydun?” Cevap veren “Bilmiyordum” derse şöyle cevap derler: “Üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu biliyorsun fakat bu levha üzerindeki üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açı ettiğini bilmiyorsun, çünkü bu üçgenin durumunu daha önce bilmiyordun.” Biz bu paradoksu şöyle çözeriz: Levha üzerine çizilen üçgeni bir açıdan bilip başka bir açıdan bilmememiz imkânsız değildir. İmkânsız olan, bir şeyi bilmediğimiz yönden bilmemizdir.

[14] [Aristoteles] şöyle der: Bu paradoksa karşı –bazılarının iddia ettiği gibi- şöyle bir çözüm getirilemez: “Her üçgenin iç açıları toplamının iki dik açıya eşit olduğunu bilmeyiz. Aksine sadece üçgen olarak var olduğunu bildiğimiz her bir şeyin iç açıları toplamının iki dik açıya eşit olduğunu biliriz.” Zira bir üçgeni gördüğümüzde bizde oluşan bilgi, yani sonuç, zikredilen şarta bağlı olarak ortaya çıkmaz.

Başka bir ifadeyle, bir şeyin üçgen olduğunun bilinmesinden “Üçgenin iç açıları toplamının iki dik açıya eşittir” sonucu çıkmaz. Aksine duyudan ve “Üçgenin iç açıları toplamının iki dik açıya eşittir” şeklindeki, bildiğimiz tümel önermeden hareketle sonuca ulaşırız. Bu kanıta göre [somut bir üçgene ilişkin] bilgi, söz konusu şarta bağlı olarak değil, mutlak olarak üçgenin doğasından çıkar4.

Notlar:


  1. Safsatalı, yanıltmalı (Bkz. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük).
  2. Bu açmaz hakkında kapsamlı bir eser: Platon, Menon, çev. ve yorumu, Ahmet Cevizci, Sentez Yay., İst. 2007
  3. Bu yazı hazırlanırken yararlanılan kaynaklar:
    • Birgül, Mehmet Fatih (2008). Menon Açmazı ve İbni Rüşd. Usûl İslam Araştırmaları Dergisi.
    • Kaya, Hacı (2015). İkinci Analitiklerin Orta Şerhi-İbni Rüşd, İstanbul: Klasik Yayınları.
  4. 11, 12, 13 ve 14 numaralı pasajlar İbni Rüşd’ün İkinci Analitiklerin Orta Şerhi adlı eserinden alınmıştır. Sayfa 30-31.

Yorumlar

Yapacağınız yorumlarda kendi fikirlerinizi belirtiniz. Sağdan soldan kopyala-yapıştır yapmayınız! Kimseye hakaret etmeyiniz! Gizlilik ve yorum kurallarımız için buraya tıklayınız.