yazikusagi.com

Korkuların Üzerine Gitmek Gerekir

Korkular. İnsan hayatını önemli şekilde etkileyen faktörlerden biri korku hissidir. Korku; gerçek ya da beklenen bir durumla karşılaşılması sonucu, yoğun bir acı hissi veren, beniz sararması, ağız kuruması, kalp ve solunum hızlanması gibi karmaşık fizyolojik değişimlerle kendini gösteren duygu şeklinde tanımlanıyor. Korku veren durumlar yaşa göre değişiyor. İlk korku dönemini çocukluk dönemimizde yaşıyoruz. Bu korkular, fiziksel desteğin yok olması veya daha önce karşılaşılmayan yabancı durumların ortaya çıkmasıyla gelişiyor. Büyüdükçe etrafımızdaki tehdit biçimleri, korku hissimize göre şekillenmeye başlıyor. Küçükken karanlıktan, düş ürünü varlıklardan, yalnız kalmaktan beslenen korkularımız; yaşımız ilerledikçe küçümsenme ve alay gibi toplumsal nitelikli korkulara dönüşmeye başlıyor.

Bütün buraya kadar yazdıklarımdan korkunun çeşitli yollardan geliştiği sonucunu çıkarıyoruz. Fakat korkunun beslenmesindeki en büyük faktör koşullanma. Koşullanma, kimi insanda kolayca olduğundan, korkuların kendileri ve beslendikleri kaynak farklılık kazanıyor. Yani korkular, insandan insana değişiyor. Örneğin bir kısım insan yükseklerden korkmazken, küçükken yüksek bir yerden düşüp kendini sakatlayan bir insan, yükseklerden ömür boyu korkabiliyor. Anne veya babasının bir durum veya nesneden korktuğuna şahit olan çocuk, o nesne veya durumdan korkmayı öğrenebiliyor.

Korkularımız, zaman zaman hayatımızı engelleyen, önümüze set çeken, mutluluğumuzu gölgeleyen temel nedenlerin başında gelir. Hayat bir süreç olduğu için, korkularımız çocukluktan veya sonradan edindiğimiz bir tür alışkanlığa dönüşebilir. Korkunun kendisi, aslında kağıt üzerinde bir nokta hükmündeyken; bizim algımız onu kara delik misali, her şeyi içine çeken ve yutan, yok eden bir şeye dönüştürebilir. Bu yüzden korkan insanlar, hayat boyu kendi hayatları için önemli kararlar almaktan çekinirler, uzak dururlar. Mesela evlenmekten korkan birinin, geçmiş deneyimlerinde başarısız olduğunu ve aynı şekilde başarısız olmak istemediği için evlilikten uzak durduğunu söyleyebiliriz.

Tabi ki korkuların çeşitliliği var. Öğrenciler genelde sınav korkusu yaşar, bazı kadınlar cinsel ilişki korkusunu, insanların tamamına yakını ölüm korkusunu yaşar; hem de yoğun olarak. Dahası yaşanılan korkunun çeşidine ve nedenine göre, korkularımız, maalesef insani ilişkilere de yansıyabilir ve kişiler arasında çok büyük gerilimlere, tartışmalara neden olabilir. Aslında korkuyu tetikleyen en önemli nedenlerden biri güvensizlik duygusudur. Çoğu zaman karşımızdaki insana güvenir ve ondan bu güvene layık olmasını bekleriz. Beklentimiz karşılanmadığında güven hissimiz yara aldığı için güvensizlik duygusu hakim olur bize. Eğer bu sürekli hale dönüşürse, artık insanlardan kaçar konuma geliriz.

Peki bu durumu aşmanın bir yolu var mıdır?

Korkuyu aşmanın yolları var. Korku tedavi edilebilir bir ruhsal rahatsızlık. Bir psikiyatrdan destek almak korku sorunun çözebilir. Bundan başka, ilgili korkunun üzerine gitmek, yani korkuyla yüzleşmek, korkuyu aşmanın önemli yollarından ve yöntemlerinden biri gibi görünüyor. Tabi korkuyla yüzleşmek her korku çeşidinde işe yaramayabilir, dahası korkuyla yüzleşmek mümkün olamayabilir. Örneğin sürekli ölüm korkusu yaşayan birinin kendini yüksekten aşağı atıp intihar denemesi yapması gerekmez.

Her ne olursa olsun, insan korkularıyla başa çıkabilir ve çıkmalıdır da. O yüzden korkularınıza mahkum olmayın.


Yorumlar

Yapacağınız yorumlarda kendi fikirlerinizi belirtiniz. Sağdan soldan kopyala-yapıştır yapmayınız! Kimseye hakaret etmeyiniz! Gizlilik ve yorum kurallarımız için buraya tıklayınız.